Kuran 'a bir bütün olarak baktığımızda, Maide suresi 51. ayetinde Evliya 'yı dost diye yapılan tefsirler, Kuran 'ın manasını yansıtmadığı gibi, ayetin manasını fazlasıyla tahrip ve tahrif etmektedir.
Ayrıştırmakta, parçalamakta, ötekileştirmekte, insanları bölmekte..
- - - - - - - - -
Ayrıştırmaya bakınız;
"Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Kim onları dost edinirse onlardandır"..!
- - - - - - - - - - -
Ayete verilen bu mana ile Yahudi ve Hıristiyanlar farklı bir din mensubu gibi, hiç bir şekilde onlarla işbirliği içerisine girilmemesi olarak algılanmış. Hala da bu zan devam etmekte.
Ehli Kitap olarak Kuran ayetlerinde Hz. Allah 'ın med-hü sena ettiği kişiler, cehennem ehli gibi görülmekte, Kitapları, Peygamberleri ve şeriatları geçersiz, hükümsüz gibi algılanmaktadir. Halbuki Kuran onlara da iman etmemizi emretmekte...
Ey inananlar, Allah'a, Elçisine, Elçisine indirdiği kitaba ve daha önce indirmiş bulunduğu kitaba inanın. Kim Allâh'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve âhiret gününü inkâr ederse o, delalete uğrayanlardandır.
Nisa 136
Aşağıdaki doğru manada ise, hiç bir tahribat söz değildir.
"Yahudi ve Hıristiyanların Evliya 'larını Evliya edinmeyin. Kim onların Evliyasını kendisine Evliya edinirse, bilsin ki onlardandır".
Bu şuna işaret etmektedir: Herkes uymak istediği kendi şeriatının Evliya 'sına uysun.
En sonki şeriat geldi mi, bir evvelki şeriatta kalmak, iman açısından noksanlıktır. Yani Hz. Muhammed Mustafa s.a.v efendimizin vazifesinin tebliğinden sonra, İsa a.s 'ın şeriatında kalmakta diretmek demek, kemalatı idrak edememek demektir. Noksanlıktır.
Ayette;
Muhammed, sadece bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim ökçesi üzerinde geriye dönerse, Allah 'a hiçbir ziyan veremez. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır.
Âli İmrân 144
Buyrulmakta.
Hz. Ali (ra) ise;
"Çocuklarınızı kendi yaşadığınız zamana göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin". Buyurmakta..
İnanç olarak değil, teknoloji, ilim, bilim olarak da geçmişte kalmayı seçmek demek, kemalattan yoksun kalmak, anı idrak edememek, dolayısı ile noksanlık demektir.
İşte, evvelki ve sonraki şeriatları birbirinden ayrı tutmak adına yapılmış en manidar hitap..
Geçmiş, "MAZİDİR".
Gelecek ise, "İSTİKBAL". Yani bilinmeyen..
Dem bu demdir, dem bu dem,
Gün bu gündür, gün bu gün..
An-ı yaşamak adına, Maide suresi 51. ayetinin manasını, "kişi hangi şeriata tabii ise, kendi şeriatındaki Evliyasına tabii olmalıdır" şeklinde algılamak gerekiyor.