CUMALARDAN ÖĞRENDİK BİZ...
Yükümüz, göz kapaklarımızday-dı... Ve gözlerimizdeydi, korkula-rımız. Korkularımızı da yükümüzü de gözlerimizde taşıdık biz. Geceyi gördük korkularımızla. Ruhumuzun yalnızlıktan sızladığını... Sonra, her gecenin bir sabaha gebe olduğunu...Karanlığın ardından doğan güne-şi gördük sonra. Güneşi içtik gözle-rimizle... Ve ısıttığını gördük, hiç kimseyi ayırmadan... İçinde biriken güneşle, boylu boyunca önümüzde eğildiğini gördük toprağın. Yağmuru gördük toprağa ince ince düşerken... Biz yağmuru, en kurak toprakları ye-şertirken gördük... Yağdı mı, bütün yeryüzü için yağardı yağmur... Ve toprak, hepimiz için kokardı...
Biz kâinattan öğrendik sevmeyi, umudu ve her an yenilenmeyi... Tövbelerimizi de ondan öğrendik... Kalplerimizin mühürlenmeyişi işte bundandı...Biz, tövbelerimizi gözyaşlarımızla yıkamayı öğrendik kâinattan...Töv-belerimiz vardı ve Allah, ezansız zamanlarımız için zamansız ezan-larını yolladı... Cumalarını bu yüzden yolladı Allah... Sığınmayı, arınmayı, yeniden, yeniden, yeniden umutlarla dolmayı... Ve Rabbin affının büyük-lüğünü, cumalardan öğrendik biz...