Ceale fiili, "khalka"(yaratma) fiilinden sonraki düzenleme, şekil verme, yaratılan şeyler üzerindeki tesisler için kullanılıyor. Yani yaratma kavramı ile ikinci derecede yakın alakası bulunmaktadır.
Mesela;
Gökleri bir tavan (Enbiya/32) arzı bir karar yeri [Mümin/64] ve bir beşik [Taha/53] döşek [Bakara/22] yapması, insanları millet millet, kabile kabile ayırması [Hucurat-13] gibi.
Ayrıca "halaka" ve "ceale "fiilerinin gramer farklılığından dolayı da farklı kullanımları olabiliyor. Arapça'da fiiller "lazım"(geçişsiz) ve "müteaaddi"(geçişsiz) fiiller olarak ikiye ayrılır.
Bir fiil mefulun bihe ihtiyaç duymazsa o fiil lazım fiildir.Mesela "mate aliyyun" (Ali öldü) dediğimiz zaman "mate/öldü" fiili mefule ihtiyaç duymaz.
Bir fiil mefule ihiyaç duyarsa o fiil müteaddi/geçişli fiildir. Mesela "Ekele aliyyun" (Ali yedi) dediğimiz zaman "ekele/yedi" fiili mefule ihtiyaç duymaktadır. Ali'nin ne yediği belli değildir. Yani mefule ihtiyaç duymaktadır. Bu fiile müeteaddi fiil diyoruz.
Müteaddi fiillerde de kimi farklılıklar oluyor. Mesela 1 tane mefule ihtiyaç duyan fiil olduğu gibi, 2 tane mefule hatta 3 mefule ihtiyaç duyan fiiller de vardır.
Nisa 1.ayet ile Araf 189.ayetlerde başta ikisinde de "khala" fiili başta kullanılıyor, sonra "ceale" fiili kullanılıyor. "khalaka" fiili ilk yaratışılış için kullanılıyor, sonra ceale fiili kullanılıyor. Çünkü "ceala" fiilinin konumu "khalaka" fiilinden sonra gerçekleşen bir fiildir. İlk yaratılış için "khalaka" fiili, bundan sonra yaratılanlar için ise "ceala "fiili kullanılıyor
Kur'an hiç bir kelimeyi bir birbirini yerine kullanmaz. Farklı yerlerde farklı fiiller kullanılması Arap dilinin zenginliğinden ve icazında kaynaklanıyor. Arap dilindeki bu incelikler kavranmazsa o zaman sanki Kur'an'da çelişki varmış gibi gözükür. İşte ateistler/din düşmanları bu incelikleri bilmedikleri için Kur'an'da açıklar olduğunu, tezatlar olduğunu ileri sürebiliyor. Kafası/düşüncesi karışık /net olmayan olan kişiler de onların bu hezeyanlarına kapılabiliyor maalesef. Kur'an'ın edebi icazı konusunda Arap edebiyatının şahikada/zirvede olduğu dönemde Kur'an ayetleri nazil oluyor ki, Mekkeli Müşrikler bu edebi icaz karşısında Kur'an'da bir çelişki bulamıyorlar. Eğer bulmuş olsalardı bu eksikliği/tezatlığı gündeme getirmekten kaçınmazlardı. Ama bugünün insanı Arapçanın inceliklerini bilemedikleri ve meallerden ahkam kesenler olduğu için Kur'an'da çelişki varmış zehabına kapılabiliyor.Kur'anın çelişkisiz olduğu kimi ayetlerde dile getirilirken aynı zaman buna iman etmenin yani Kur'anda çelişki olmadığını bilmek/ona güvenmek imanın bir gereğidir.