Nijerya hükümeti çaresiz mi?
Boko Haram'ın hızlı bir şekilde büyümesine rağmen bir güvenlik devleti olan Nijerya neden bu örgütle baş edemiyor, bu sorulması gereken bir soru. Nijer Delta özgürlük Savaşçıları gibi Batı Afrika'nın en güçlü silahlı örgütü ile başa çıkmış, terör olaylarına karşı oldukça deneyimi olan bu ülkenin yöneticileri acaba böyle bir amaçları yok mu?
Nijerya hükümetinin bu tip terörü önlemek isteyip istemeyeceğinden emin olmak zor. Çünkü Nijerya hükümeti 2009'da Boko Haram'ı önleyebilir, eylemlerine engel olabilirdi. 2009'da Boko Haram'ın 1500 elemanının olduğu tahmin ediliyordu ki; bu sayı güvenlik odaklı bir devletin kolayca üstesinden gelebileceği bir rakam. Hatta burada Boko Haram'ın eylemlerinin önemsizleştirilmesi bizzat devlet tarafından yapıldığını da söylemek mümkün. Çünkü Boko Haram 2009'dan sonraki eylemlerinde daha çok sivil insanları hedef oluyor güvenlik güçleri ile pek karşılaşmayı tercih etmiyordu. 2011 ağustosunda BM' yapılan saldırı hükümetin tekrar düşünmesini sağlamakla birlikte önleyici tedbirler almasında geç kalındı.
Nijerya iç düşman üretmeye elverişli bir ülke; ülkedeki dengeler her zaman yeni düşman cepheleri oluşmasına müsait. özellikle Nijerya da ki derin güçlerin hem politik hem asker hem de Müslüman ve Hıristiyan gruplarda önemli bir karşılığı var. Nijer Deltası gibi örgütlere kapsamlı bir af çıkarılırken İslami eğilimli örgütler bu af kapsamına dahil edilmedi. 2011'den sonra Boko Haram'la uzlaşma yolları arandı fakat gerek hükümet içinden gerek Boko Haram içindeki bazı fraksiyonlar uzlaşma görüşmelerine tepki göstererek iki taraf arasında anlaşma bir türlü sağlanamadı.
Küresel hesaplar: ABD, İngiltere ve Çin
Afrika'nın petrol ve doğalgaz zengini Nijerya, İngiltere'den 1960'da bağımsızlığını kazandı. Fakat İngiltere'nin varlığı Nijerya da daima bir gölge olarak kaldı. 1980'lerden sonra İngiltere bölgeden çekilirken yeri ABD tarafından dolduruldu. 1989'da Nijerya'nın 12 eyaletinde Hıristiyan devlet başkanı tarafından İslami hukuk uygulanmaya konmuştu. 2001'de bu uygulamadan vazgeçilerek laik bir yönetim tekrar uygulanmaya başladı. Nijerya'nın bu kararı almasında ABD'nin yaptığı baskı herkes tarafından bilinmekte. Boko Haram'ın çıkışı, 11 Eylül olayları arasında bir ilişki de olduğu görülecektir. 2009'a kadar örgütün finansmanlarından birinin Nijerya'daki ABD firmalarıyla ortak şirketleri olan bir iş adamı çıktı ve bu iş adamı 2010'da kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürüldü. 2009'da Boko Haram'ın başlatmış olduğu isyanda öldürülen 800 kişi arasında daha önce ABD'de askeri uzmanlık eğitimi almış iki binbaşı ve bir yüzbaşı vardı.
Boko Haram'la mücadele de Nijerya hükümetinin 2012'de benimsediği Cezayir tarzından, kızların kaçırılması ile Uganda tarzına geçeceği görülmekte. Uganda da Tanrının Kurtuluş ordusu'na karşı yönetiminin girdiği mücadele başarılı olmayınca örgütün liderinin yakalanması için 2012'de internet üzerinden bir kampanya düzenlenmişti. Kampanyayı "Invisible Children" adındaki yardım kuruluşu üstlenerek özellikle sosyal medya üzerinden bir kampanya başlatılıp ABD'nin harekete geçmesini sağlamış, ABD 100 uzman askeri birliğini Uganda'ya Kony ve örgütünün yok edilmesi için göndermişti. Fakat Uganda da Kony hala yakalanmadı, yalnız Tanrının Kurtuluş örgütü eylemlerini Kongo, Güney Sudan ve Orta Afrika cumhuriyetine kaydırdı.
Sosyal medya üzerinden bir kampanya neden başlatıldı?
Twitter üzerinden BringBackOurGirls" kampanyası göründüğü kadar sadece kızların kurtarılmasına yönelik bir hedef gütmüyor. Dikkatli bakıldığında kampanyaya Boko Haram nezdinde bir islamfobya anlayışının tezahürü de var. Çünkü kampanyayı düzenleyenler ve katılanlar özellikle kız öğrencilerin Hıristiyan olmasına vurgu yapılarak, kaçırılan Müslüman kızlar görmezden geliniyor. Bu twitter kampanyası başarıya ulaşmış gibi görünmekte; dünya internet aracılığı ile Nijerya'da Boko Haram adı verilen aşırı dinci İslamcı bir örgütün henüz çocuk yaşta kız öğrencileri pazarda satmak için kaçırdığını öğrendi. Bu kızların artık kurtarılması gerekiyor. Tabii ki kurtaracak olanda kampanyanın başlatıldığı Amerika yardımı ile olacak. ABD kahraman askerlerini Nijerya'ya gönderecek ve elleriyle koymuş gibi kız öğrencileri kurtaracak ve Boko Haram'a ağır kayıplar verdirilecek. ABD bölgeyi Nijerya hükümetinden daha iyi bildiği söylenebilir. 2008'de iki ülke arasında karşılıklı işbirliği anlaşması imzalandı, bir de İsrail'le imzalanan istihbarat paylaşımı anlaşmasının 2011'de yapıldığı düşünülürse, kamyonlarla taşınan bu kız öğrencilerin bulunmaması diye bir şey olamaz.
ABD'nin Nijerya çıkarması ne anlama geliyor?
ABD ile Fransa arasında Batı Afrika'da 2011'de Fildişi sahilinde başlayan olaylar sonucu askeri yakınlaşma var. ABD, Fransa'nın eski sömürgelerinde Fransa'yı askeri noktalarda serbest bırakırken ekonomik ve kültürel yatırımları özellikle yardım örgütleri ve kiliseler kanalıyla sürdürdü. Sierra Leone, Liberya, Gana ve Nijerya, ABD'nin askeri koruyuculuğuna dahil olurken bu ülkelerdeki ekonomik yatırımlarda İngiltere'nin de önü açıldı. Gana ve Nijerya'daki petrol şirketlerin önemli bir bölümü ABD, İngiltere ve Kanada'ya ait şirketler. Fakat özellikle Çin'in devreye girmesi bu ülkelerde, ABD'yi zor durumda bırakmaya başladı, bu devletlerde Çin yatırımları ABD'nin önüne geçti. 2025'te Çin, Batı Afrika ekonomilerinde yüzde 30'luk bir büyüme göstereceğini Dünya bankası geçen yıl açıkladı. Çin faktörünün bir şekilde durdurulması da gerekiyor. Çin Güney Sudan'da son üç ayda 5 milyar dolar kaybetti, Çünkü iç savaş Çin'in yatırımlarını etkilerken, bu devletlerin askeri yapıların alternatifsiz bir şekilde Batı'ya bağımlı olması Batılı devletlerin istikrarsızlıktan en fazla yararlanan ülkeler olarak çıkmalarını sağlıyor.
ABD'nin 2015'de Nijerya'nın Nijer sınırında bir askeri üs kurma hazırlığı olduğu fakat bütçede kısıtlamaya gidildiğinden dolayı askıya alındığı biliniyordu. ABD'nin yapmayı düşündüğü askeri üs, Boko Haram'ın en fazla sadırda bulunduğu kuzeydoğu bölgesi. Boko Haram'la girişilecek savaşta kayıpların verilmesi bu üssün yeniden düşünülmesini gerektirecek ve AFRİCOM, Batı Afrika'daki Amerikan çıkarlarını korumak için Nijerya topraklarını kullanacaktır.
Çin'in Nijerya ile daha çok ekonomik hesapları olduğu biliniyor. Bu hesaplar siyasi taraf tutmaya da yol açabilir. Çin de daha önce Gine'de yaptığı gibi örtülü bir şekilde buradaki örgütlere finansal ve askeri destek sağlayabilir. Çin'in Nijerya'da, Güney sudan da olduğu gibi sessiz kalacağını söylemek zor. Çünkü Nijerya'yı kaybederse, Gana ve Sierra Leone'yi de kaybeder.
Sonuç
Nijerya'da artık Boko Haram'la mücadele etme şansını Goodluck Jonathan hükümeti yitirmiştir. Nijerya'nın iç sorunu küresel bir soruna dönüştürülerek küresel güçlerin desteği olmadan sorunu çözemeyeceği ezikliğini kabul etmiştir. Boko Haram'la savaş bundan sonra küresel terör üzerinden yürütülecektir. Dünya, Afganistan'da El Kaide'yi, Somali'de Şebab'ı tanıdığı gibi şimdi de Boko Haram'ı tanımış oldu. Boko Haram yerel bir örgüt olmaktan çıkarak uluslararası güçlerin mücadele edeceği bir terör örgütüne dönüştürüldü. ABD, İngiltere, Fransa küresel cihada yeni bir düşman daha ekleyerek neden Somali'de olduğu gibi Batı Afrika'da askerlerin bulunduğunu, kendi toprakları dışında operasyonlar yaptığının meşruiyetini sağlamış olacaklardır.